Welcome to visahub a immigration company

Talk to expert

+1 800 123 4567

Apply Now

 

 

TARİHÇE

Doğancılık denince pek çoğumuzun ilk aklına gelen ortaçağda geçen filmlerde gördüğümüz at üstündeki şövalye ve leydilerin koluna oturtulmuş başları şapkalı kuş motifleridir.

Oysa doğancılığın tam olarak ne zaman başladığına dair kesin tarihi veriler yoktur.İlk olarak Çin’de, İran’da, Orta Asya’da başladığına dair değişik zamanlarda değişik teoriler ortaya atılmışsa da bunları destekleyecek kesin kanıtlara ulaşılamamıştır.Japon yazar Akizato Rito, Kawatsi Kırsalının Topografisi adlı eserinde(1801-1808) Çin’de Hiu hanedanı (M.Ö.2205) döneminde bir prensese yırtıcı kuşların sunulduğundan söz eder. Harting’in ünlü eseri Bibliotheca Accipitraria’da (1891) Mezopotamya’da Korsabad kenti kalıntılarında M.Ö.1700lerden kaldığı tahmin edilen bir doğancı freskinin Sir Henry Layard tarafından bulunduğu yazılıdır.

Doğancılık hakkında ilk yazılı doküman 47 yıl Japon tahtında oturan İmparatoriçe Jingu’nun (M.S.244)Çin’den eğitilmiş yırtıcı kuşlar getirttiğini göstermektedir.Yine Japonya’da Nihonshoki adlı risalede, yakalanan değişik türde bir yırtıcı kuşun İmparator Nintoku’ya(M.S.355) takdim edildiği, orada bulunan heyetlerden birinde bulunan bir Koreli tarafından tanınarak ayak bağları ve kuyruk zili ile donatılıp, eğitilerek Mozu (bugünkü Osaka) düzlüklerinde sülün yakalatıldığını yazar.O devirlerde Korelilerin yırtıcı kuş tekniklerinin Japonlardan ileri olduğu anlaşılmaktadır.İlerleyen yıllarda doğancılık Japonya’da çok popüler olmuştur.Hatta av partileri sırasında avcıların av ararken ekili alanlara büyük zararlar verdiği kayıtlara geçmiştir.Yine av esnasında yırtıcı kuşların manastırlara kaçmaya çalışan avlarını kovalayarak, gözleri dehşetle açılan Budist rahiplerin yanında öldürmeleri üzerine, Budist manastırları yakınında avlanmak yasaklanmıştır.

İlk kadın doğancıya ait kayıtlar yine bu ülkenin kayıtlarında yer almaktadır.Ünlü bir çinli doğancı Japonya’yı ziyareti sırasında japon bir kadınla evlenmiş ve bu evlilikten Akemihikari isimli kızı dünyaya gelmiştir.Bu kız zamanla usta bir doğancı olmuş daha sonra da Minamo Masayori ile evlenerek kariyerini sürdürmüştür.Bu çiftin  geliştirdiği metotla yetiştirilen kuşlar Japonya’da meşhur olmuş, kullandıkları metoda da Masayori metodu adı verilmiştir.

Batıda ise doğancılığa ait ilk delil Yunanistan’ın Argos adasındaki Doğancının Villası denilen yapıdaki doğanla av sahnesini gösteren yer mozaiğidir(M.S.500).Avrupalılar haçlı seferleri süresince Araplardan doğan eğitimi ile ilgili temel bilgiler öğrenmiş, bunları ülkelerine taşımışlardır.

12.yüzyıldan itibaren yırtıcı kuşların eğitimi ile ilgili Türkçe, İspanyolca ve Arapça eserler yazılmıştır.İmparator Barbarossa’nın torunu, Alman imparatoru II.Frederick doğancılığın kapsamlı şekilde anlatıldığı < De Arte Venandi Cum Avibus> (M.S.1247) adlı eseri yazmıştır.Almanya’da basılı ilk doğancılık kitabı 1472 yılına aittir.

Doğancılık ortaçağ avrupasında ,özellikle aristokrat sınıf tarafından yaygın olarak uygulanmakta idi.Daha asil kuş cinsi kabul edilen doğan türlerini uçurmak asillerin tekelinde iken, köylülere de sofralarına et götürebilsinler diye çakır kuşu edinme hakkı verilmişti.Bu sporun yaygınlaşması ile ilk kanuni düzenlemeler de yine bu dönemlerde yapılmıştır.İngiltere’de Kral III.Edward eğitilmiş bir doğanı çalan kişilere ölüm cezası getirmiştir.VII.Henry zamanında başkasına ait bir arazideki yuvadan yavru almanın cezası bir yıl hapis idi.Bu cezaların en dehşet vereni Burgondi kanunlarında yer alır.Her kim bir başkasının eğitilmiş kuşunu çalarsa, o kişinin 180 gr. göğüs eti çaldığı kuşa yediriliyordu.

Amerika kıtasına ait ilk kayıtlar, İspanyol fatih Cortes’in Güney Amerika’yı fethi sırasında Aztek kralı Montezuma’nın eğitimli avcı kuşlarla av yaptığını not düşmektedir.

Orta asya Türk boylarına baktığımızda hemen hepsi yırtıcı kuş motiflerini bayraklarında  kullanmışlardır.

Osmanlı sultanları da, bir dönem, yırtıcı kuşlarla yapılan avlara meraklı idiler.Bununla ilgili olarak sarayda geniş bir kadro bulunmaktaydı. Atmacacıbaşı, doğancıbaşı, çakırcıbaşı gibi görevliler maiyetlerindeki kalabalık kadroyu imparatorluğun değişik bölgelerine göndererek, gerek yuvalardan yavru toplatarak gerekse geçit kuşlarını yakalatarak saraya getirttirir, eğitimleriyle meşgul olur, av partilerinde padişaha refakat ederlerdi.Topkapı Sarayı’nın karşısına düşen Üsküdar Doğancılar semti adını padişahın doğancılarından almıştır.Bugün bile ,oradan geçerken  gözlerinizi kapayıp kulak verdiğinizde, Doğancılar Konağı’nın bahçesinden yükselen zil seslerini duyar gibi olursunuz.

Yırtıcı kuşlarla yapılan avcılık, ateşli silahların yaygınlaşması ile eski popülaritesini kaybedip zaman içinde kaybolmaya yüz tutmuş iken, yirminci yüzyılda, özellikle A.B.D.,İngiltere ve Avrupa ülkelerinde tekrar canlanmıştır.Bunlara ilaveten, son yıllarda eski Doğu Bloğu ülkeleri ve Güney Afrika’da da hızla yaygınlaşmaktadır.Kurulan doğancılık kulüpleri, modern üretim teknikleri, gelişen veterinerlik hizmetleri ve sağlık gereçleri, iyi yetiştirilmiş doğancıların da katkısı ile çevre dostu doğancılık gittikçe yayılmaktadır.

Diğer ülkelerden farklı olarak, Moğolistan ve Kazakistan’da eğitimli Kartallarla tilki ve kurt avı, körfez ülkelerinde doğanlarla hubara avı tarih boyunca süregelmiş, günümüzde de devam etmektedir.

Ülkemizde de, uzun yıllardır, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi, Marmara ve Akdeniz bölgelerinin bir bölümünde ferdi olarak yapılan geleneksel atmacacılık, son yıllarda kurulan dernekler ve yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle legal bir zemine oturtulmuştur

Eğitim Videoları